Moskova

Moskova

27 Eylül 2016 Salı

Vejetaryen kebabı Tatar bifteğine tercih eden Rus yazarlar


Rusya'da yapılan bazı araştırmalara göre, nüfusun neredeyse yüzde 4'ü vejetaryen. Bu oranda klasik Rus edebiyatçıların da etkisi olduğuna inanılıyor. Bu nedenle Sputnik, 'vejetaryen kebabı Tatar bifteğine tercih eden' bazı Rus yazarlara ışık tutuyor.

Rusya'da vejetaryenliğin geçmişi, ülkenin ilk vejetaryen topluluğu olan 'Ne balık ne de tavuk eti'nin St. Petersburg'da ortaya çıktığı 1860'ların ortasına kadar gidiyor. 'Vejetaryenlik' kelimesiyse Rus Dili Sözlüğü'ne 19. yüzyılın sonunda girdi. Ülkenin ilk vejetaryen kafesi 1894'te başkent Moskova'da açılırken, vejetaryen yemek tariflerini içeren ilk Rusça kitap ise 1923'te basıldı. 'Kimseyi Yemiyorum' adlı bu kitap, yılın her güne bir yemek düşecek şekilde 365 tarif içeriyordu. Çarlık Rusyası'nın tanınmış vejetaryenleri arasında ressamlar Nikolay Rerih, Nikolay Ge ve İlya Repin gibi isimler yer alıyordu. Rus yazarlar arasında da 'zulümsüz besin ürünlerini' tercih eden bir dizi isim bulunuyordu.

Tolstoy bu denemesinde vejetaryenliği 'erdeme giden yola doğru atılmış doğru adım' olarak tanımlar. Denemenin yayımlanmasının ardından vejetaryenlik Rus entelektüel sınıfı (intelligentsiya) arasında yaygınlaşır.

Lev Tolstoy, İngiliz vejetaryen yazar William Frey’in, kendisini evi Yasnaya Polyana'da ziyaret etmesinden sonra et yemeyi bırakır. Bu ziyaretin ardından Tolstoy 'İlk Adım' adlı denemesini yazar. 1891'de yayımlanan deneme bu dönem yazarları tarafından 'Vejetaryenliğin İncili' olarak anılır.

Diğer taraftan karısı Sofiya Tolstaya'nın anılarına göre, Tolstoy'un düşünceleri gerçek hayattaki uygulamaları ile birbirini her zaman tutmaz.

Tolstoy'dan etkilenerek vejetaryen olan isimlerin başında Nikolay Leskov gelir. Leskov'un 'Vejetaryenler Hakkında' adlı makalesi 1889'da yayımlanır. Leskov, Figura isimli hikayesinde de Rus edebiyatının ilk vejetaryen karakterine hayat verir. Hikayeye göre, 'Figura, Nastya ve üç yaşındaki kızıyla birlikte yaşar. İçlerinden hiçbiri ne et ne balık ne de yaşam bilinci olan herhangi bir şey yer.'

Sergey Yesenin de Tolstoy’un yazdıklarından etkilenmiştir. Bir vejetaryen olan fizyolog İvan Pavlov’la olan ilişkisinin de Yesenin üzerinde büyük etkisi olmuştur. Yesenin, günün birinde, bir süreliğine de olsa et, balık ve tütünden vazgeçer.

Yesenin arkadaşı Grigoriy Panfilov’a yazdığı bir mektupta şu ifadeleri kullanır: "Böylelikle et yemeyi bıraktım. Balık ya da şeker de tüketmiyorum. Derisi olan her şeyden kaçınmak istiyorum fakat vejetaryen olarak da anılmak istemiyorum. Bunların hepsinin nedeni ne? Ben hakikati bulmuş bir insanım. Bundan böyle ne Hristiyan ne de köylü olarak anılmak istiyorum. Zira bunlar sadece haysiyetimi alçaltmaya hizmet eder."

Maksim Gorki tüm yaşamı boyunca sebze turşusu, lapa ve çorba gibi basit halk yemeklerini tercih etti. Gorki, beslenme şeklini anlatan bir anekdotun da baş kahramanıdır.

Vejetaryen erkek ve ısrarcı kadın’ adlı bu anekdot şöyle anlatılır:

Gorki bir vejetaryendi yani et yemiyordu. ABD’ye gittiğinde katıldığı bir akşam yemeğinde kendini, onu et yemeye ikna etmeye çalışan bir kadının yanında otururken buldu. “Bir parça tavuk almak istemez misiniz?” diye sordu kadın. “Hayır, teşekkür ederim” diye yanıt verdi Gorki. “Ya bir parça jambon?” diye yeniden sordu kadın. “Hayır, çok teşekkür ederim” oldu yazarın yanıtı. “Bir parça dana eti de mi almazsınız?” diyerek ısrarına devam etti kadın. “Bunların hiçbirini yemiyorum” diye yanıtladı Gorki ve sabrının sonuna geldiğini gösteren bir biçimde ekledi: “Eğer günün birinde et yemeye başlarsam, bu, çiğ insan eti olacak.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder